NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
303 - (837) وحدثنا
شيبان بن فروخ
حدثنا
عبدالوارث عن
عبدالعزيز
(وهو ابن صهيب)
عن أنس بن
مالك؛ قال:
كنا
بالمدينة.
فإذا أذن
المؤذن لصلاة
المغرب ابتدروا
السواري.
فيركعون
ركعتين
ركعتين. حتى
إن الرجل
الغريب ليدخل
المسجد فيحسب
أن الصلاة قد
صليت، من كثرة
من يصليهما.
[ش
(ابتدروا
السواري) أي
تسارعوا
إليها.
والسواري جمع
السارية وهي الأسطوانة.
أي يقف كل أحد
خلف أسطوانة،
لئلا يقع
المرور بين
يديه في صلاته
فردا].
{303}
Bize Şeyban b. Ferruh
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülvaris, Abdülaziz (yani İbni Suheyb)'den, o da
Enes b. Malik'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş :
«Medine'de bulunuyorduk.
Müezzin akşam namazı için ezan okudunu ashâb direklerin yanına koşar; (orada)
ikişer rek'ât namaz kılardı. Hattâ (bazen) yabancı bir kimse mescide girerde
-nafile kılanların çokluğundan- farz kılınmış zannederdi.»
İzah
Enes hadîsini Buhârî
«Kitâbu'l-Ezân» ile «Kitâbü's-Salât» da; Ebû Dâvûd ve Nesâî dahî
«Kitâbu's-Salât» da muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.
Hadis’in Buharî'deki
lafzı şöyledir:
Enes Dediki :
— Müezzin ezanı okudumu
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından bâzı kimseler mescidin
direklerine koşarlar; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namaza çıktığı vakit
onları böyle akşam namazından önce iki rek'ât nafile kılarken bulurdu. Ezân'la
ikaamet arasında bir şey yoktu.»
Nesâî'nin rivayetinde,
akşam namazından önce nafile kılmak için mescidin direklerine koşan zevatın
ashabın büyükleri olduğu bildirilmektedir. Direklere koşmanın hikmeti: Namaz
kılarken önlerinden kimse geçmesin diye onları kendilerine siper edinmek içindir.
Babımız hadîslerinde
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devrinde ashâb-ı kiram'ın güneş
kavuştukdan sonra akşam namazının farzından önce mutlaka ikişer rek'ât nafile
kıldıkları bildiriliyor. Buhârî'nin rivayetinde buna, ezanla ikaamet arasında
onları biribirinden ayıracak hiç bir şey yapılmadığı ilâve ediliyor. Hâlbuki
bundan sonra göreceğimiz hadîsde her iki ezan arasında bir namaz olduğu
bildiriliyor.
Hadîsler zahiren
biribirine muarız göründükleri için rivayetlerin arası cem' edilmiş; bu husûsda
bâzıları: «Mutlak sûretde ezanla ikaamet arasında namaz veya benzeri bir fiil
yapılmadığını bildiren rivayet mubâlegaya hamledilir. Namaz kılındığını
bildiren rivayet hakikate yorulur.» demişlerdir.
Kirmânî'ye göre rivayetlerin
arası şöyle cem' edilir: Nafile namaz kılındığını bildiren rivayet, akşam
namazına mahsûsdur. Öteki rivayetler ise âmm'dir. Âmm ile hâss tearuz ederlerse
ŞâfiîIer'e göre Hâss, âmm'ı tahsis eder.
Bu rivayetler, güneş
kavuştukdan sonra akşam namazından önce iki rek'ât nafile namaz kılmanın
müstehab olduğuna delildir.
Nevevî diyor ki: «Bu
mes'elede ulemâmızın iki kavli vardır. Meşhur olan kavle göre güneş kavuştuktan
sonra nafile kılmak müstehab değildir. Muhakkak ulemâ tarafından esah görülen kavle
göre ise müstehabdır. Delilleri babımızın hadîsleridir. Bu mes'elede selef iki
mezhebe ayrılmışlardır. Sahabe ve Tabiîn 'den bir cemâat ile İmam Ahmed ve
İshâk bu namazı müstehab addetmiş; ashab-ı kiram 'dan Ebû Bekir, Ömer, Osman,
Alî (Radiyallahû anhûm) ile diğer bâzı zevat, İmam Mâlik ve ekseri fukahâ
müstehab olmadığını söylemişlerdir. Hattâ İbrahim Nehai'ye göre: bu namaz
bid'atdır.
Mezkûr zevatın
delilleri: Akşam namazının farzından önce kılınacak iki rek'ât nafilenin akşam
namazını biraz geciktirmesidir...»
MâIikiler'den bâzıları
islâmiyetin ilk zamanlarında akşam namazından önce iki rek'ât nafile
kılındığını, sonradan bunun neshedildiğini söylemişlerdir.
Nevevi nesh davasını
kabul etmemiş:
«Muhtar olan kavle göre
mezkûr iki rek'ât namaz müstehabdır. Buradaki sahîh ve sarih hadîsler buna
delâlet etmektedir.» demişdir.
Ancak Ebû Dâvûd 'un,
Tâvûs'dan naklettiği rivayet neshi iddia edenlerin kavlini te'yîd eder. Çünkü
bu rivâyetde Tâvûs :
« İbni Ömer'e akşam
namazından önce kılman iki rek'ât nâfile soruldu da, o: ResûluIIah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) devrinde ben bn namazı kılan hiç bir kimse görmedim.,
cevâbını verdi.» demektedir.
Ebû Bekir İbnü'l- Arabî
dahî: «Bu mes'elede ashâb ihtilâf etmiş, onlardan sonra bu işi kimse
yapmamışdır.» demişdir.